Ramesh ile Eski Güzel Funky İran

Girizgah: Bu yazıyı Trip Dergisinde 2018 yılı erisinde yayınlamıştım. Blogda yazının İngilizce versiyonunu yayınladım ve akabinde yazının özgün Türkçe versiyonunu unuttum. Bu arada Ramesh’i de maalesef kaybettik. Ona gittiği yerde özgür bir ruh olarak sonsuzluğunu yaşama dileklerimi gönderiyorum.

Pharaway Records uzun süreden bu yana Guerssen’in bir yan kolu olarak kataloğuyla geniş kapsamlı bir keşif imkanı sunuyor. Türkiye’den bolca psychedelic ve Anadolu Pop tarzı albümlerin yanı sıra Afganistan, İran gibi ülkelere uzanmaktan da geri durmuyor.

Pharaway, 2013 yılından bu yana istikrarlı bir biçimde devrim öncesi İran pop, funk, rock ve psychedelic toplamaları serisi de yayımladı. Her biri çiftli olan beş toplamanın yanı sıra İran’ın Erkut Taçkın’ı Shahram Shabpareh, funk ve easy listening ikonu sitarist Mehrpouya ve yazımızın da konusu olan Ramesh’in “en iyiler” niteliğindeki uzunçalarını da koleksiyonerlerin dikkatine sundu. Benzer dönemlerde Finders Keepers, Googoosh, Now Again de Kourosh plakları piyasaya sürdü.

Ramesh ile kişisel müzikal serüvenim içinde tanışmam da bu toplama uzunçalar vesilesiyle oldu. Kapaktaki fotoğrafta saçı, makyajı ve manikürü ile başlarda gün teyzesi duygusu veren bu sanatkârın müziği, plağa iğneyi koymamla birlikte “Ramesh yakar gönlümü” dedirtecek bir düzenleme, groove, psychedelia ile içime aktı. Böylelikle onunla ilgili İran’ın kolektif zihniyetinde kalan anıları ile gerçekliğin yetmediği yerde ona atfedilenlerle kurgulanan kimliği arasında müzikal bir yolculuğa da çıkmış oldum.   

Youtube videoları, bitmez tükenmez iz sürmeler sonucunda imkân bulsa neler neler söyleyecek olan, ama İran’ın gümbürtüyle çöküşünü ve yaklaşan vandalizmi sezercesine kendini tutan bir kadını keşfettim. Öyle ki “Moondanam Az Boodanet” adlı funk psychedelic şarkısında tam da çığlık attığı bölümde yüzünü televizyon kamerasından çevirecek kadar da çekingen ama bir yandan da plak kaydında olsun bu çığlığı attığı için müsterih bir şarkıcı kimliğiyle karşılaştım.

Plak kapakları, internetin imkânları derken kendimce doğru araştırma soruları ile Ramesh’in kendisini ve ardında bıraktığı yarı efsanevi müktesebatı incelemeye koyuldum. 1979 devriminin tarumar ettiği İran’da modern damar artık diasporada devam etme dışında bir şansa sahip değil. Bu yüzden de 1979 öncesi yaşananlar İran’ın yakın zaman mitolojisini oluşturuyor. İran’ı medeniyet olarak temsil eden damarın bir bölümü her şeye rağmen İran entelektüelinin beslenmesini sağlarken, diasporada ise İslam Cumhuriyeti adı verilen ne idüğü belirsiz yapının kısıtlamalarından uzak bir kültürel hareketlilik devam ediyor.

Öte yandan ülkesizlik aynı zamanda tarihsel kopuşu getiriyor ve bu kopuş da kayıp bağlantıların efsanelerle doldurulmasına yol açıyor.

Ramesh ile ilgili efsane de onun cinsel tercihlerinden dolayı (Bu tespitin Angela Sawyer tarzı yazarlarca fotoğraflara bakarak olsa olsa yöntemiyle yapıldığını da ekleyelim. )  1979 yılında recm edilerek öldürülmesi şeklindeki şaiya idi. Bu efsane Ramesh’i batı LGBT dünyasının düşmüş meleği yapabilecekken internet ortamının şaiya odağı olduğu kadar teyit işlevi de görmesi nedeniyle hızlı bir tekzibe uğradı. Böylelikle kanlı canlı ve müzikal anlamda değerli ama uçup kaçmayan bir figür ile müşerref oldum ki Ramesh’in özgünlüğü ve biricikliği için ek bir mitosa da gerek yoktu.

Velhasılıkelam, Ramesh,1960’ların İran’ında klasik İran müziği eğitimi almış bir müzisyen. Batı müziği ile geleneksel müzik arası eklektik duruşuyla bizdeki Neşe Karaböcek örneğini hatırlatıyor. Ayrıldıkları nokta ise Ramesh’in batıya yöneliminin sahnesi ile de tutarlılık arz etmesi ve geçiş sonrasında geleneksel set up ile sahne almamasıydı.   

1964 yılında klasik İran ve Azeri müzikleri ile başladığı kariyerinde önce utangaç sonra da cesur adımları batı enstrümanları ve düzenleme anlayışını arkasına alarak klasik tarzdan aşamalı olarak batı müziğine geçiş yapmış, bu aşamalı geçişte İran’ın süper starı olarak bilinen Googoosh’un da en önemli rakibesi olmuştu. Bu dönemde ikisi de bolca boy gösterdikleri televizyon programları ve her saç stili ve kıyafet değiştirdiklerinde verdikleri magazinsel pozlar ile basının ilgisini çekmişlerdi.

Googoosh, bugün Los Angeles’ta bir kozmetik firmasının yöneticisi ve müzik hayatına devam ediyor. Ramesh ise 2003 yılına kadar düzenli albüm yapmasına rağmen bugün tamamen inzivaya çekilmiş durumda. Öyle ki bu durum zaten diaspora psikolojisini yaşayan seküler İranlılar için bile çok büyük bir unutuşu getirmiş. Pharaway Records’tan çıkan toplama albümün notların yazan Angela Sawyer bu önemli albümü bir dezenformasyon cennetine çevirerek 1979 yılında lezbiyen olduğu için recm edildiği efsanesini tekrar etmekte beis bile görmemiş.

Ramesh, müzikal ve sosyal arkaplan olarak 1953 askeri darbesinin çocuklarından biri. Ülkenin demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk başbakanı olan Mohammad Mosaddegh (Muhammed Musaddık) 19 Ağustos 1953’te darbe ile alaşağı ediliyor ve bu darbenin arkasında İngiltere’nin MI6 ve ABD’nin CIA’si yer alıyordu.

Musaddık, BP’nin muhasebesinin incelenmesi ve İran petrolüne erişimleri hususunun yeniden istişare edilmesi talimatını verdi. Ama BP bu teklifi olumlu yaklaşmadı. Bunun sonucunda meclisten bu şirketin millileştirilmesi ve temsilcilerinin sınırı dışı edilmesi kararı çıktı. Bu karar da askeri darbeyi beraberinde getirdi.

Şah’ın yeniden işbaşına geçtiği bu dönemde; hızlı bir batı medeniyetine adaptasyon süreci yaşandı. Artan refahın hızlandırdığı kırsaldan kente göç kavramı İran’ın merkez gündemine tüm sancıları ile oturdu. Öte yandan Şah’ın muhalefeti sindiren dikta rejimi 1978 yılında başlayan protestoların giderek daha geniş bir katılımla benimsenmesiyle farklı siyasi eğilimlerin teokratik bir ruhani liderin çoğulculuk illüzyonuna kapılmasıyla 1979 devrimiyle devrildi.

İran pop müziğinin altın çağı da 1960’ların ve 1970’lerin nispeten batılı ve liberal Tahran şehrinde yaşandı ve bitti. Müzik piyasası farklı zevklere hitap eden geniş bir katalog sundu ki bunların arasında klasik köklerden gelen Ramesh Azar Mohebbi (d. 13 Kasım 1946) de vardı.

1964 yılında plak yapmaya başlayan Ramesh İran, Hint ve Azeri etkilerinin eklektik bir bütün oluşturduğu geleneksel İran müziğini yorumlayan bir şarkıcıydı. İran popüler müziği, 1950’lerde başlamış ancak 1965 sonrasına kadar pek de batının güncelliğini takip edememiş bir müzikti. İran’ın kalkınmaya başladığı ve hatta Japonya’ya rakip olarak ortaya çıktığı 1960’lar kentlileşmeyi ve dolayısıyla daha güncel bir batı müziğini getirdi.

Ramesh de geleneksel müziğin yanı sıra Türkiye’de Suat Sayın, İsmet Nedim, Orhan Gencebay ve Vedat Yıldırımbora’nın yaptığı gibi geleneksel müziğin içine bazen batı enstrümanları bazen batı ritmleri ile yapılan desteklerle ürettikleri müziğin İran’daki izdüşümünü gerçekleştirmeye başladı. Bazen rumba, bazen bossa nova ritmlerini, bazen bir surf gitarı ve Combo orgunun sesini duymak Ramesh’in müziğinde olağan bir haldi.

Bu ürkek denemeler 1968 yılında biraz daha netleşmiş bir batı altyapısı ile desteklendi. Öte yandan Ramesh’in batı ile ilk dönemlerdeki ilişkisi aslında o dönemden 10-15 yıl geriden bir batı takibinden ibaretti. Modun, psychedelic’in harman olduğu bir dönemde Ramesh’in müziğinde halen mambo, geleneksel müziğin batıya uyarlanmasının bir aracı olabiliyordu.

1966 yılına kadar tamamen geleneksel İran müziği icra ederken, 1966 yılından itibaren farklı batı elementleri Ramesh’in müziğine girdi. Bu dönemde yaylıların polifonik denemeleri, mambo ile bizdeki erken dönem Suat Sayın tipi serbest çalışmalar Ramesh’in müziğinin bir parçası oldu.  

Aref, Manoocheer ve Vigen’le düet plakları, filmlerde bizdeki Sevim Şengül ve Belkıs Uzuner gibi oyuncunun şarkı söylediği sahnelerin seslendirilmesi gibi işler yaptı. Bu dönemine Ostaad Ataollah Khorram’ın besteleri damgasını vurdu. Ermeni kökenli ilk İran pop yıldızı Vigen’e beste vererek müzikal kariyerine başlayan Khorram modern İran müziğinin de kurucusu durumunda bir isimdi.

1968’e doğru halen bossa nova ritmli yarı geleneksel eserler Ramesh’in kariyerini şekillendiriyordu. Öte yandan 1969 itibariyle surf gitarlar ve Farfisa ya da Combo orglar da sesini plaklarında duyurmaya başladı.1970 yılında bizdeki pop folk akımına benzer bir şekilde Zafer Dilek ve Önder Bali düzenlemelerini hatırlatan işlere imza atmaya başladı.

1971 -1972 döneminde brass setin kullanıldığı plaklar yapmaya başladı ama halen geleneksel müziğin etkisindeydi. “Khorshid Khoonoom” erken funk döneminin ilk eseriydi. Akabinde “Delakam” ile wah wah pedallı gitar da Ramesh’in tipik müziğinin oluşumunu müjdeliyordu.

1973 yılında Ghorooba Ghashangan ile rock sularına ilk girişini yaptı. Sert tuşeli davullar, wah wah gitar ile intro ile o zamana kadar yaptığı plaklardan bariz bir şekilde ayrılıyordu.  Ana melodi Azeri hattında giderken wah wah gitar ve orgun gamları ile batıya ilerliyor ve Ramesh’in yeni yönünü ortaya koyuyordu. Şarkıdaki armonika ise Ennio Morricone’ye gönderme yapıyordu.

Aynı dönemde yapılan Tohmat ile Ramesh, brasslı funky pop’a kesin geçişini yaptı. Funka geçiş sürecinde üretilen bu melez eserlerin arkaplanındaki geleneksel bağın çoğunlukla Azeri bir referansa sahip olduğunu görüyoruz.

Eskender Moforadzade’nin bir eseri olan Namaz da bu dönemin bir ürünü… 1973-74 itibariyle İran’da kayıt teknolojisi de gelişmeye başlamış, bu değişim ise müzikal anlayışı da şekillendirmiş gibi…

“Delam Barat Halake” ile brasslı, latin funk duygusunu yaşarken, “To Barooni To Aftabi” ile bossa nova üstü analog synthesizer ile neşeye neşe katan bir kıvam yakalıyoruz. Dard Ashengi de jazz gitarı, ani duruşları ve brassları ile dikkat çekiyordu. Arada epik folk balladlar da olsa, Ghesmat gibi eserlerle yine brasslı rotaya dönüş yapılıyordu.

1974-75 döneminde  yapılan “Nagoo Naa” da yine bir eşik eseri… Funk, bu eserle beraber Ramesh’in müziğinin denenmiş ve doğal bir parçası oluyordu. “Nagoo Naa” aynı zamanda bir başka önemli besteci ve aranjörü Manouchehr Chesm Azar ile de işbirliğinin de başlangıcını oluşturdu. Azar da İran’ın modern müziğinin önde gelen bestecilerinden biri olarak Ramesh’in yanı sıra Dariush, Googoosh ve Sattar ile de çalıştı. Halen de aktif bir müzisyen…

“Pishwas” da progresif bir pop baladı olarak polifonik vokal overdubları ile dikkat çekiyor. “Ziyarat” ise tabla ile Hint ve İran pop füzyonu bir ballad…”Vasiyat”ta drum machine’nin erken bir kullanımı var. Babak Afshar da bu dönemin başka bir besteci ve aranjör omuz vereni olarak “Khap Khoob Man” ile yetkin bir düzenleme örneği sunuyor. Babek 1975 yılında daha önce Fariouz’un yorumladığı Rahbani Kardeşilerin ünlü bestesi “Ka’an Azzaman”ı “Tabestoone” adı altında yorumlandığı versiyonunun da düzenlemesini yapmış.

Hem Azeri hem de Kürt türküsü olarak bilinen Esmer Yârim ise “Asmar Asmar” ile yine Ramesh’in hitlerinden biri olmuş. Bu düzenleme de Manouchehr Chesm Azar’a ait. 1976 yılında ise en enerjik Ramesh eseri olan “Moondanam Boodanet” piyasaya çıktı. Manouchehr Chesm Azar’a ait olan beste ve düzenleme ile Ramesh, funk ile rock’ın birleştiği yerde kendini ifade ediyordu. Brass, gitar soloları ve çığlık atabilen bir İranlı kadın rock şarkıcısı karşımızdaydı. Televizyonda çığlık attığı bölümde ağzını hafifçe açıp başını öne eğse de tüm utangaçlığına rağmen İran’da bir şeylerin kapısını açmıştı. Velev ki bu açtığı kapı diasporanın müziği ile sınırlansın.

1977 yılında Ramesh, “Eshgh Gonahkar” ile yerli damarı biraz daha güçlü bir müzikle ortaya çıktı. Slide gitar tonlarının yer aldığı bu eserde yaylılar biraz daha öne çıkmış ve disko günlerinin etkisinde hem batı hem doğudan dinamik bir icraya sahiptiler.

Vasvaseh’de ise adeta İran’ın Dalida’sı hususiyetlerine sahip bir Ramesh vardı. Progresif niteliklere sahip bir pop şarkısı olan Vasvaseh’de zaman zaman Rhodes sololarına bile rastlanıyor. Davul atakları ve bongonun sürükleyici akışı iyi bir beste ve aranjmanın ne olması gerektiği konusunda bir ders gibi… Bu eser de tahmin edeceğiniz üzere Manouchehr Chesm Azar’a ait.

Sadegh Nojooki’nin bestesi “Roodkhooneha” Ramesh’in İran televizyonunda en fazla görünen eserlerinden ve kuşkusuz en önemli hitlerinden biri. Moog, brass ve bongo çılgınlığı adeta…

“Montazer” ise Ramesh’in nadir bestelerinden biri.. Azeri mugamına sahip olan eser, yaylılar, geri vokaller ile yürürken, duraklama anlarında tarın yaptığı geçişlerle doğu ve batının gerçek anlamda bir füzyonu… “Sazesh” ise bir başka Moog’lu Ramesh eseri.

Manouchehr Chesm Azar’a ait “Afsoos” ülkemizde Beyaz Kelebekler’in bir kasetinde hiddentrack olarak da Türkçe sözlerle de yer almış bir eser. Bu şarkı ve Azar’ın “Moondamat Boodanet”i aynı zamanda Fereydoun Farrokhzad ile de birlikte Farrokhzad’ın televizyon programında aynı playback üzeri düet olarak okundu. Hatta Pharaway’in plağında “Moondamat Boodanet”in Farukzat’la olan düeti gitar solosunda fade out yapılarak kullanıldı.

Farrokhzad’la  birlikte yaptığı bir başka düet olan Tak ise plak olarak piyasaya sürüldü. Nish aynı plağın arka yüzünde yer aldı ve Arap ve Doğu etkilerinin fazlaca olduğu ama batılı bir düzenlemeye sahip bir eserdi.

1979 yılında İran Devrimi sonrası Los Angeles’a hangi dönemde geçtiğini bilmiyoruz Ramesh’in. Öte yandan bu geçiş süreci alabildiğine sessiz olmalı ki bu boşluk Ramesh hakkındaki recm edilerek öldürüldüğü yolundaki söylentilerini güçlendirdi.

Bu safsatayı ne mutlu ki Youtube’da keşfettiğim 1984 tarihli Ramesh konseri videosu giderdi. Ramesh, parlak lame kıyafetlerle 1980’lerin yansıtacak bir görünüşle içerisinde Manouchehr Chesm Azar’ın da bulunduğu bir grupla gayet güzel bir sahne veriyordu. Cem Karaca’nın Almanya dönemini yazdığım bir dönemin sonunda karşıma çıkan bir görüntü olarak ister istemez iki sürgün sanatçı arasında da bağlantı kurmama da sebep oldu. Öte yandan Ramesh’in sürgünü Karaca gibi bitmedi ve pek çok İran’lı gibi ülkesine dönemedi.

1996 yılında “Jahane Sevom” adlı albümü yaptı. Albüm diaspora imkanları ile yapıldı, bu anlamda 1980’ler ve 1990’larda keyboard ve midi desteği ile yapılıp heba edilen Türkiye albümleri gibi içinde yer alan iyi bestelere ve Ramesh’in şarkıcılığından hiçbir şey kaybetmemesine rağmen düşük profilli bir albüm oldu.

2003 yılında ise  Faramarz Aslani’nin Celaleddin Rumi’nin şiirleri üzerinden yaptığı Rumi (The Beloved is Here) adlı albümünde Aslani ve Dariush ile bir araya gelerek 1979 sonrası stüdyo albümleri arasında en ince işçiliği ortaya koyarak güzel bir final yaptı.

2003 yılında ayrıca geniş bir brass setin de yer aldığı büyük orkestra ile veda konseri olarak nitelendirebileceğimiz bir canlı performans gerçekleştirdi. Bu konserde eski “Groove”una da referans vererek kulaklarda hoş bir seda bıraktı.

2003 yılından sonra ise Ramesh’in inzivası başladı. 2014 yılında Amerika’da bulunan bir İran televizyonunda (Pars TV) Behrad adlı bir sunuyla röportajı yayımlandı. Bu süre zarfında Ramesh’ten gelen tek seda da bu oldu.

Ramesh’in inzivası halen devam ediyor ancak unutuluşa paralel olarak yeniden keşif de bir o kadar hızlı devam ediyor. Amerika Birleşik Devletlerinde yerleşik Caltex Şirketi tarafından pek çok toplama albümü yayımlandı. Bu albümlere spotify, itunes gibi ortamlarda erişmek mümkün. Ayrıca Caltex Youtube’daki kanalında Ramesh’in özellikle 1979 öncesi pek çok görüntülü kaydına da yer veriyor. 

Ramesh, tipik bir grup müziği şarkıcısı olmasa da geleneksel kökten gelen bir sanatçı için olabilecek her türlü dönüşümü ve deneyi kendi müziğinde yaşadı ve yaşattı.  1970’ler İran Popunun funk elementleri ile süslü yapısında doğuya özgü introlar ve bu müziğe özgü duraksız devinimli yapının tersine araya giren geçişler ile de özgün bir İran tavrını kendisine destek olan aranjörler sayesinde ortaya koydu.

Bu funk yöneliminde yerel olarak da İran’ın Azeri damarından çokça yararlandı. Öte yandan, bu yerel tavrın alt yapısını tüm iç gıcıklayıcı wah wah pedallı gitar, brass, yaylı ve synthesizerlarıyla alabildiğine batılı bir funk eşliği ile destekledi. Vokaldeki melankoli ile bu funk tavrın birleşimi Ramesh’in müziğini özgün kılan unsur oldu. Belki de kısmi unutuluşunun bir sebebi de bu özgün duruşu hazmedebilecek entelektüel altyapının uğradığı deformasyondur.

Leave a comment