Merih Dumlu: Belgesiz Pop Müziğinde Bir İsimsiz Kahraman

Merih Dumlu, popüler müziğimizin isimsiz kahramanlarından biri.. İsimsiz kahraman olması kendisini gözlerden saklandığı ve bir köşede olduğu için değil; bir zamanlar İMÇ esnafının domine ettiği müzik endüstrimizde dokümantasyona yer vermeyen, hele hele de stüdyo müzisyenine yevmiye hariç maddi ve manevi haklarını ihlal eden anlayışı nedeniyle yaşamak zorunda olduğu bir hâl…

Muasır medeniyetlerde her yayınlanmış müzik ürününde albüme emek verenler bilâ istisna yazılır. Ülkemizde ise prodüktörün ve şarkıcının insafına terkedilmiştir plak notları. Gatefold olarak yayınlanan plaklarda bile açılır kapak, şarkıcımızın ön ve arka kapakta bakmaya doyamadığımız çehresine ilaveten  bir de selvi boyuyla bizleri buluşturur. En fazla aranjörün ismi zikredilir; albüme ruhunu veren müzisyenler ise adeta hiç yaşamamışlardır.

Bu yüzden Merih Dumlu gibi her an popüler kültürün ortasında bulunan bir isim bile şarkıcının yanında görülmez kılınır. Endüstri akapella söyletemeyeceği şarkıcısını ancak iyi bir müzikal destek ile sunacağının farkındadır ama doğu toplumlarına özgü olarak vokali ve tek sesli olarak şarkının melodisini terennüm eden şarkıcıyı o albümün öznesi kabul eder.

Albümde, 45’likte kimin ne çaldığı çoğunlukla master bantların üzerine  not bile alınmaz. Bu nedenle kimin  ne çaldığını anlama uğraşına girdiğinizde o müzisyenin tuşelerinden veya aranjörden yola çıkarak bir tahminde bulunursunuz. Şansınız varsa birebir çalan müzisyenle bir araya gelip yapbozu çözmeye çalışırsınız. Tabii ki hafıza meselesi burada devreye girer; bir de müzisyenin hücum kayıt olmayan çalışmalarda eserin bütününü görememesi sorunuyla da karşı karşıyasınızdır. En azından samanlıktaki iğnelerin bir bölümünü bulabilmek adına bu uğraşın içerisine girersiniz.

Merih Dumlu ile tanışmam da ülkenin müzik tarihini takip eden ve bunu bir okuma yazma alışkanlığının uzantısı olarak konumlayan; yani sözlü kültürden yazılı kültüre geçmeye başlamış kentsoylu bireyler ve en önemlisi tecessüsten yanıp tutuşan bendeniz için bir fırsattı. Ne mutlu ki bu fırsatı kaçırmadım.

Merih Dumlu,  Ankara Cebeci Sergenler Sokakta doğar. Babası Kemal Dumlu hava kuvvetlerinde askerdir. NATO kapsamında 6 ay ABD’ye helikopter eğitim almak üzere gider ve Türkiye’nin ilk askeri helikopterinin Türkiye’ye getirilmesinde rol oynar. Eskişehir’de 12. Hava Ulaştırma üssünde pilot yetiştirir. Çocukları Meriç ve Merih de babalarıyla beraber onun görev yerlerinde çocukluklarını geçirirler. En uzun kaldığı yer ise Ankara’dır. Babaları askerliğin yanı sıra aile bütçesine  katkıda bulunmak için düğün salonlarında müzik de yapar. Hem akordiyon hem de saksafon çalabilmektedir.  Yenimahalle’de şimdi iş hanı olan Alemdar Sinemasının alt katındaki düğün salonunda müzik yapar. Eve dönüp hafif bir şeyler yiyerek ertesi sabah tekrar görevinin başında olur. Görev yerinde eğitim verirken bando şefliği de yapar; aynı zamanda Orhan Sezener’in Hava Kuvvetleri bünyesinde kurduğu big band’de  müzik  yapar. Merih Dumlu da ilk kez 3 yaşındayken babası ile birlikte Erzincan’da sahneye çıkar ve babasına marakas ile eşlik eder. Hatta kendisini ilk performansını yapacağı salona bir asker bisikletiyle getirir. Orada ayağını bisikletin tekerleğindeki tellere sıkıştırır.

1965-66 döneminde Ankara’da amatör olarak çalmaya başlar. Zaman zaman ağabeyi Meriç’in çaldığı Trouble Makers’ın konserlerine destek için gider ve çalar. Müziğin hayatında gerçek anlamda önemli bir yer işgal ettiği dönem ise İstanbul Hukuk Fakültesini kazandığı 1967 yılında olur. 1 yıl kadar hukuk fakültesine devam etse de müzikle iştigalinden dolayı bu çok uzun sürmez. Piyanoda Beyer Metodunu bir madamdan aldığı derslerle tamamlar. Bu metot basit gibi başlayıp Bach etütleri son bulan bir nevi piyanonun anayasasıdır. Bu metotla piyanoda fa ve sol anahtarları ile çalmayı öğrenir.  

Mehmet Pekün ile Vahşiler grubunu kurar ve bu grupla  1967-69 arasında çalışır.  Yine aynı dönemde behiç Altındağ Orkestrasına katılır. Mehmet Pekün gitar ve solist, Erdoğan Altındağ bazen davulda yer alırken bazen de menajer olarak, ağabey Behiç  Altındağ org , kardeş  Levent Altındağ  nefesli sazlar ve vibrofon, Timur Fildişi (ex-Apaşlar) ise davulda yer almaktadır. İstanbul, Samsun gibi yerlerde çalışırlar.Bu arada onlarla çalışan bir solist de vardır: Nesrin Gökkaya.. Bu solistleri geleceğin ünlü oryantal dansözlerinden biri olan Nesrin Topkapı’dan başkası değildir.

Vahşiler (1969)
Behiç Altındağ Orkestrası (Solist: Nesrin Topkapı)

Piyano eğitimini takiben bas gitarın yanı sıra bu enstrümanın mihenk taşı olan kontrabas  öğrenmek üzere Tacettin Oltunay’dan ders alır ve basın her türlüsünü çalabilen bir müzisyen olarak bir sonraki aşamaya geçmeye hazırdır. 1969 yılında baba Erdoğan Altındağ, Dumlu’nun hayatını değiştirecek bir yere onu davet eder. Rus konsolosluğunun  karşısında yer alan  Stüdyo Hayri’ye gider; orada Norayr Demirci ve Ümit Aksu ile ilk kez tanışır. Demirci,  fa anahtarından bir parçanın notalarını verir ve  Dumlu bunu bas gitarda çalar. Norayr Demirci ertesi gün plak kaydına resmen çağırır; böylece Dumlu ilk plak kaydını yapar: Bu plak Şehrazat’ın seslendirdiği “İki Gölge (“All Hung Up In Your Green Eyes”)-Dün Gece (“I Take It Back”)” adlı 45’liktir.

Plak işlerinde Odeon Günleri Esin Engin, Ruli Karaca, Cezmi Başeğmez ve Merih Dumlu (1970)

Böylece Odeon’un altın seri olarak bilinen 1969-70 arasında çıkmış pek çok batı müziği 45’liğinin kayıtlarında session müzisyeni olarak yer alır. Bunların arasında Nesrin Sipahi’nin “Gel Şarkı Söyle”, İsmet Nedim’in “Adını Anmayacağım” plakları da vardır. Bu plaklarda Süheyl Denizci Orkestrası adı altında ve Norayr Demirci’nin düzenlemeleriyle kayıtlar yapar.  Sonrasında hayatının önemli bir bölümünü yeni inşa edilmekte olan Türkiye popüler müziğine gerçek bir gizli kahraman olarak adar. Görüşmemizde Merih Dumlu plak işlerini şöyle anlatır:  “Plağa gidiyorum.  Bas davul ve  gitar olarak bazen de üzerine  klavye ve perküsyon ile kayıt yapıyorduk. Çoğunlukla kime çalıyorum bilmiyorum. Üzerine yaylı mı nefesli mi gelecek, solist olarak kim söyleyecek bilmiyordum. Plak, piyasaya çıkıyor hit oluyor. Ben de  “Aa ben çaldım” diyorum.” Bu nedenle Merih Dumlu’nun tam diskografisine ulaşmak mümkün olmasa da el yordamıyla çaldığı bazı plakları keşfetmek ve en azından hak ettiği manevi itibarı geç de olsa verebilmek mümkündür.  

Plaklarda genelikle Süheyl Denizci Orkestrasının  elemanı olarak görülse de bu dönemde sahne olarak Behiç Altındağ ve akabinde Ferdi Özbeğen Orkestrasının bir müzisyenidir. Ferdi Özbeğen ile sahnede Norayr Demirci çalışmakta ve aranjmanları yapmaktadır. Norayr Demirci bas gitar çalarken, Kamil Taşpınarlı davulda, Emin Aydın saksafonda, Mustafa Özkent gitarda ve Ferdi Özbeğen vokal, org ve piyanoda yer almaktadır. Norayr Demirci’nin Nesrin Sipahi ile Rusya turnesine çıkması neticesinde  Merih Dumlu grubun sahne çalışmalarında yer almaya başlar. Hatta bu ekip Aras Plak için “Köprüden Geçti Gelin-Halimi Sorma-Yağmasın Yağmur-Ayağında Kundura” adlı bir plak da yapar. 3 şarkı  bu ekibin elinden çıkmış, Norayr Demirci aranjmanlarıdır. “Halimi Sorma” kaydının ise hangi ekiple yapıldığı hatırlanmamıştır.  

Mustafa Özkent bir süre sonra gruptan ayrılır ve Ferdi Özbeğen Orkestrası quartet olarak Çınar Otelde sahne alır. Bu arada müziğe ayrılan zaman Hukuk Fakültesine devam etmesine engel olmaktadır. Bu yüzden Yüksek Gazetecilik Okuluna başlar ve 1973 yılında buradan mezun olur. Böylelikle o yıl çıkan kanundan yararlanarak kısa dönem askerlik yaparak tekrar müziğe döner.

Ferdi Özbeğen ile 1973 sonuna kadar birlikte çalışırlar. Bu dönemde caz standartları ve dans müziği ön plandadır. 1971 yılında davulcuları Kamil Taşpınarlı’nın kaza geçirip ortopedik bir rahatsızlık geçirdiği kısa bir dönemde yeri Okay temiz tarafından doldurulur. Okay Temiz de kısa süreliğine İsveç’ten Türkiye’ye gelmişti. O dönemde Don Cherry ve Johnny Dyanni ile Sonex’ten plak çıkartmıştı. Temiz, 1960’larda henüz İsveç’e gitmeden önce de Ferdi Özbeğen’in davulcusuydu.

Aydın, Dumlu, Taşpınar ve Özbeğen’den oluşan Ferdi Özbeğen Orkestrası Çınar Otel’de çalışırlar. Çınar Otel’deki grev sırasında orkestra da dağılır. Dumlu askere giderken Özbeğen de tek başına Sevillanas’ta ve  Çınar Otel’de çalışır. ancak plak kaydetmezler ancak bu durum tabii ki Merih Dumlu için geçerli değildir.

1973 sonuna kadar olan dönemde farklı plak şirketleri hesabına çoğunlukla Norayr Demirci aranjmanı ile plak orkestrası olarak çalar. Plaklarda Süheyl Denizci Orkestrasının daimi basçısıdır.

Kamil Taşpınarlı’nın ağabeyi kemancı Mustafa Taşpınarlı’nın 1972’de Elif Plaktan yayımlanan  “Konyalım-Eminem” plağında da hem çalar hem de aranjörlük yapar. Taşpınarlı’yı kemandan deneysel sesler çıkarması konusunda motive eder.

Kamuran Akkor’un 1972 yılından itibaren”Olur Mu Dersin / Bilemem Bilemem” (İstanbul Plak 9210) ile başlayan İstanbul Plak döneminin sürekli basçısıdır. Kamuran Akkor plakları Şahin Sözğütoğlu’nun İstanbul Plak şirketi ve Orhan Gencebay’ın Kervan’ı tarafından basılır. “Yorgun Gözler”, “Seni Sevmek için Ölmek mi lazım” funk-psyche işler olarak dikkat çekicidir. Bu dönemde İstanbul Plak stüdyo müzisyenleri Norayr Demirci,  Süheyl Denizci (flüt, vibrofon),  Ümit Aksu (org, piano),  davullarda dönüşümlü olarak Kamil Taşpınarlı ,  Veysel Çadır, Cezmi Başeğmez, brasslarda Halil Saçlı, Ergüven Başaran, .Erdogan Aktuğ, Faruk Akel, Yalçın Ateş, gitarda Engin Süelözgen ve Cengiz Coşkuner ve vurmalılarda  Prokop Minaoğlu’dan oluşan bir kadro plakların tamamında çalar.

1974-1975 arasında da Falcı, İkimiz Bir Fidanız gibi space rock kıvamında kayıtlar yaparlar. Istanbul Plak için yapılan kayıtlarda tipik orkestra Merih Dumlu (bass), Cengiz Coşkuner (gitar), Ümit Aksu (org, piano), Veysel Çadır (davul, perc.), Cezmi Başeğmez (davul, perc.), Prokop Minaoğlu (percussion) şeklindedir. Bu kadroya Türkiye’de ilk ARP synthesizer çalan ve ilk Moog plağını yayınlayan  müzisyen Metin Alatlı da vardır.

İstanbul Plak’ın tipik orkestrası 1972 yılında Günaydın Gazetesinin düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasının finalistlerinin de plaklarında çalar. Yarışmaya katılan ve ulusal çapta dağıtımı yapılan ilk plağını çıkartan Edip Akbayram ile  Salim Dündar ve Ömer Aysan’ın yarışma plaklarında da orkestrayı oluşturur. Edip Akbayram’ın “Kükredi Çimenler” bestesinin orkestrasyonu alabildiğine funkydir. Salim Dündar’ın Kul Himmet’ten uyarladığı “Bir Dost Bulamadım” ise big band Anadolu Pop’un iyi örneklerindendir. Dündar’ın plağının arka yüzünde ise Adis Harmandjiyan’ın Ermenice sözlerle orijinalini söylediği “Kalbimi Kim Çalıyor” vardır.

Semiramis Pekkan’ın Orhan Gencebay’ın bestesi olan ve bağlamasının da Gencebay tarafından çalındığı Çöpçatan da arabesk/serbest çalışmalar denilen türün çok seslilikle gerçek anlamda ilk  buluşmasıdır. 1990’larda artık arabesk ile Türk pop müziği arasında ayrımın iyice silikleşeceği bir dönem yaşanacağı da muhakkaktır.  Sen Hayatsın Ben Ömür de yine bu eklektik anlayışın uzantısıdır.

Abla Ajda Pekkan da “Sana Neler Edeceğim”, “Kimler Geldi Kimler Geçti” gibi hit şarkılarının yanı sıra yine serbest çalışmalar denilebilecek kayıtları da diskografisine ekler: Fuzz gitarlı “Kaderimin Oyunu” ve afro rock havalı “Dert Bende”…

Orhan Gencebay’ın Etiler’deki evi efsanesinin bir versiyonunu da Merih Dumlu anlatmaktadır. Öte yandan Merih Dumlu’nun versiyonunda evin sahibi Şahin Söğütoğlu’dur ve İstanbul Plak ekibi ve Türk rock ve cazına katkıda bulunan müzisyenler bu evde jam session yapmaktadır.

Yıldırım Gürses’in 1970 başlarında kaydettiği  “Sonbahar Yaprakları” gibi Sahibinin Sesi 45’liklerinde de Süheyl Denizci orkestrası üyesi olarak basta yine Merih Dumlu vardır. Zeki Müren’in Grafson’dan çıkan Norayr Demirci aranjmanlı “Beni Terketme-Oğlum” 45’liğinde de yer alır. 1972 yılında Balet’ten yayınlanan Türkiye’nin ilk Hammond orgçusu Okan Dinçer’in solo 45’liği “Mutlu Ol- Nocturne To My Love” da da bu formülasyon değişmez Norayr Demirci aranjör, Süheyl Denizci orkestra şefidir. Basta Merih Dumlu, davulda Veysel Çadır, flüt ve vibrofonda Süheyl Denizci, piano ve orgda Ümit Aksu ve gitarda Mustafa Özkent bu plak ekibindedir.

1973 yılında Erol Büyükburç’un Süheyl Denizci orkestrası eşliğine kaydettiği Saner Plak yapımı Zambaklar Açarken-Elbet Bir Gün Buluşacağız” plağında da Merih Dumlu çalmaktadır.

 

1973 yılından başlayarak Merih Dumlu, Türk rock tarihi açısından da önem arz eden plaklarda çalar. Alpay’la işbirliği de bu anlamda önemlidir. Alpay’ın bir süredir Ankara müzisyenlerinden koparak İstanbul’daki stüdyo imkanlarını kullanarak plak yapmaya başladığı bu dönemde aynı zamanda Diskotür Plak’tan da ayrılığı gerçekleşmiş ve Ergin Bener’in Yonca Plak’ına transfer olmuştur.  Bu ekip yeni yeni stereo kayda başlamış olan Stüdyo Hayri’de Anadolu Rock’un ileri örneklerini ortaya koymak üzere birlikte çalışırlar.  Alpay’ın İstanbul’daki session ekibinde Merih Dumlu,  Ankara’dan Alpay’la gelen Ferit Ergin (ex-Oxygen), davulda Veysel Çadır ve gitarda Zafer Dilek de vardır. Bu ekip “Yekte-Seni Dileniyorum”, “Yeter Allahım Yeter-Dağlar Engel Oldu”, “Ah Kalbim-Ben Armudu Dişlerim” 45’likleri ile 1975 yılında yayımlanan Türkiye’nin ilk rock operası Güven Parkı’nda da birlikte çalalrlar. Tabii temel kadrodan Ferit Ergin ve Merih Dumlu sabit kalırken; son “Ah Kalbim” plağıyla beraber bir başka Ankara’lı gitarist Müjdat Akgün de gruba dahil olur. Güven Parkı LP’sinde Müjdat Akgün, Ferit Ergin, Merih Dumlu ve bir başka Ankara’lı müzisyen Aytekin Yaldır çatı ekibi oluştur. Bu ekip 1975’te yayınlanan “Mecnun Derlerdi” ve 1976’da yayınlanan “Gözlerin-Sevmiştim Seni”de de temel ekiptir.  Bu plaklar Alpay kariyerinin en deneysel, en avantgarde işleridir.

Güven Parkı LP’sinin açılış eseri: Mutluluktan Ağlarken ve Fender Jazz basıyla Merih Dumlu

1973 yılında bir başka ters köşe albüm ise Mustafa Özkent’in Ali Avaz’ın Evren Plak’ından çıkan Gençlk ile Elele albümüdür. Albüm Türkiye’nin en “danceable” funk rock albümlerinden biridir. Afro rock, Santana,  Ossibissa ve Motown sanki Küçük Asya potasında erimiş gibidir bu albümde… Albüm batılı ve groovy düzenlemelere rağmen şarkıların folklorik ana melodilerinden dolayı  diskoteklerde çalınmaz. Bu plak, bu nedenle döneminde keşfedilemeyip 1990’ların sonunda elden ele dolaşan kayıtları ile fark edilir. Asıl keşfi ise Finders Keepers’ın yıllar sonra yaptığı re-issue ve Utrecht’te düzenlenen “Le Guesss Who” konseriyle olur. Ne  var ki bu konserde özgün ekibinden pek çoğu hayatta olan müzisyenler  yer almaz. Plağın özgün ekibinde ise Mustafa Özkent (solo gitar), Cahit Oben (ritm gitar), Merih Dumlu (bas), Ümit Aksu (Hammınd org), Cezmi Başeğmez (davul) , Veysel Çadır (davul), Kamil Taşpnarlı (perküsyon)  ve Prokop Minaoğlu (perk.) yer almaktadır. Aynı ekibin 1974 yılında yayınlanan “Görevimiz Tehlike(Mission Impossible)-Pipeline” adlı bir cover 45’liği de vardır.

Aynı dönemin bir başka önemli uzunçaları ise yine bir enstrümental olan Önder Bali’nin kendi adını taşıyan ilk albümüdür. 1974 yılında yayınlanan albümde Önder Bali hem aranjördür hem de klarinet ve org çalar. Plakta çalan ekip ise  basta Merih Dumlu, davul ve kongada Veysel Çadır, gitarda Zafer Dilek, piyanoda yakın zamanda yitirdiğimiz efsanevi Ayhan Yünkuş ve perküsyonda Prokop Minaoğlu’ndan oluşur.  EF Plaktan yayınlanan LP’yi stereo olarak Memo olarak bilinen Mehmet Günay kaydeder.

1975 yılında Dansöz Özel Türkbaş için Türkiye’de kaydedilip ABD’de Elay Records tarafından yayınlanan “ Alla-Turca (The Turkish Way)” uzunçalarında da bas çalar. Bu albüm, Yavuz Özüstün yönetiminde kaydedilmiş olup hem alaturkacılar hem de batıcılar bir arada çalarlar. Yol arkadaşı gitarist Mustafa Özkent ile Merih Dumlu albümün batıya bakan yüzünü oluşturur. Özdemir Erdoğan ile çalışmış olan İlkin Dinletir de yine bu albümde bongo çalar.

1973 Yılında Ümit Aksu Orkestrası olarak “Seçme Oyun Havaları” adlı 2 adet oyun havası plağında çalanlar arasında yine Dumlu vardır. Ümit Aksu  ile Ayten Alpman’ın plak kayıtlarında da çalışırlar. 1975 yılında yine  Ümit Aksu Orkestrası adı altında kaydettikleri  “ Bermuda şeytan Üçgeni-Boğaziçi” adlı plak günümüzde dahi re-issue’su yapılan klasikleşmiş bir funk soul klasiğidir. Plağın aranjörü Norayr Demirci aynı zamanda eserlerin de bestecisi olduğu öte yandan  o dönem için kayıtlara Ümit Aksu’nun geçtiği Merih Dumlu tarafından ifade/iddia edilmektedir.  Plakta  Cezmİ Başeğmez ( davul ) , Veysel Çadır ( perk. ) , Prokop Minaoglu ( Perk.) , Merih Dumlu ( bas ) , Cengiz Coşkuner ( gitar ) , Ümit Aksu ( Piano, Moog ) , Erdoğan Ergun & Engin Erge ( Trompet ) , Halil Saçlı ( Trombon ) , Süheyl Denİzcİ ( Tenor Sax. ) , Ergüven Başaran ( Bariton Sax.) çalmaktadır.

Network temel olarak bellidir. Norayr Demirci aranjörse, plakta orkestra ismi Süheyl Denizci veya Ümit Aksu olarak geçiyorsa ve o gün için başka bir kişi çalmadıysa, o plakta  bas partilerini mutlaka  Merih Dumlu çalmaktadır.

1974 başında yayımlanan Mazhar Fuat’ın ilk uzunçaları “Türküz Türkü Çağırırız”da da Merih Dumlu bas çalar. Burada da yol arkadaşı Zafer Dilek aranjördür. Plakta Zafer Dilek (aynı zamanda org)  ve  Fuat Güner gitar, Merih Dumlu bas, Veysel Çadır davul ve Ramazan Şanlıel perküsyon çalar. Albüm folk rock, Jethro Tull çizgisinde prog folk rock bir düzenleme mantığına sahiptir.

1974 yılında Norayr Demirci’nin tek bir 45’lik için Modern Folk Üçlüsüne destek olması üzerine Tarlabaşı’nda yer alan stüdyoda “Diley Diley” şarkısının kaydına da katılır.

Oyun Havaları plakları da Merih Dumlu’nun 1973-76 arası kariyerinde belirleyicidir. 1976 yılında yayımlanan Zafer Dilek’in dört dörtlük enstrümental Anadolu rock plağı “Oyun Havaları”nda bası Merih Dumlu çalar. Plakta Veysel Çadır ile birlikte Zafer Dilek’e eşlik eder. Albümde Zafer Dilek synthe, gitar ve bağlama çalmaktadır.  Aynı şekilde Arif Sağ ile de Almanya’daki kaset piyasasına  yönelik kayıtlarda yer alır.

Zafer Dilek ile işbirliği 1975 yılında Dilek’in vokal grup projesi Zafer Banu Hülya’da da geçerlidir. Ferit Ergin, Zafer Dilek ve Müjdat Akgün ile birlikte ZBH’nin 45’liklerinde ve uzunçalarında Merih Dumlu yine bas çalmaktadır.

1975 yılında plaklarda bünyesinde olduğu Süheyl Denizci Orkestrasının sahne çalışmalarında da yer almaya başlar. Orkestrada bas gitarda Merih Dumlu’nun yanı sıra flüt ve vibrofonda Süheyl Denizci, alto saxta Ergüven Başaran, trompette Engin Erge,  elektrik gitar Mustafa Özkent, davulda Cezmi Başeğmez, piyanoda Ümit Aksu yer almaktadır. Bu kadro Hey Dergisi tarafından düzenlenen konserlerde Ajda Pekkan, Anne Marie David, Mouth and Mc Neal, Christian Adam, Jean F. Michael gibi isimlere eşlik eder. Seyyal Taner ile  turne yaparlar.1975 yılında Ayten Alpman’ın o yılın San Remo şarkıları  “Birazcık Umut-Kimbilir Kim var yanında”yı yorumladığı 45’likte Süheyl Denizci orkestrası olarak eşlik ederler. 1975 yılında Ayla Dikmen’in ikinci uzunçalarında da bas çalar. Sözkonusu uzunçalarda  Esin Engin düzenlemeli ünlü “Anlamazdın” şarkısında da yer alır.

1976 yılında Faruk Akel Orkestrası ile çalışır. O dönemin Faruk Akel Orkestrası saxta Faruk Akel, davulda Oğuz Şimşek, org ve kemanda Atilla Aksel, gitarda Doğan Çakıroğlu ve basta Merih Dumlu’dan kurulu bir kadro olarak hem müstakil olarak çalışırlar hem de Selçuk Ural’a eşlik ederler. Ajda Pekkan  ve Zeki Müren ile aynı gazinoda program yaparlar.  Aynı yıl  Selda’nın “Vurulduk Ey Halkım” uzunçalarında session ekiplerinden birisinde yer alır. Maalesef ismi “Melih Dumlu” olarak geçer.   

1977 yılında Mustafa Özkent kendi ismiyle bir orkestra kurar. Bu orkestrada da Faruk Akel’le münakaşa etme pahasına yine Merih Dumlu yer alır. Org ve çello Celal Başaran, gitar Mustafa Özkent,  davulda Erdem Girgin, nefeslilerde Engin erge ve Metin Çotal orkestranın diğer müzisyenleridir. Rock- caz türünde bir enstrümental LP yapmayı planlayan grup o dönende ikinci bir “Gençlik ile Elele” yapma imkanı bulamayacaktı. Orkestra Neşe Karaböcek’in assolist olduğu bir kadroda gazino çalışmaları yapar; bunun yanısıra Ayla Algan’ın ikinci pop albümü “Aşka Veda”da Mustafa Özkent düzenlemesiyle şarkıcıya eşlik eder.  Bir başka iz bırakıcı plak ise Yıldırım Gürses’in 1977 sonunda yayınlanan ilk uzunçaları “Gençliğe Veda”da da yine aynı ekip vardır. Bol Moog, harpsikord, funk, latin esintili tam bir east & west albümüdür.

Mustafa Özkent Orkestrası

1977 yılında Ferdi Özbeğen’in sahne formatını ilk albümü olan “Ferdi Özbeğen ile 45 Dakika”  yayınlanır. Polat Tezel’in Atlas Plak şirketinden çıkan bu 33’lükte  Merih Dumlu bas, Ferdi Özbeğen piyano, Kamil Taşpınarlı davul ve Mustafa Özkent gitar çalar. Albümün kaset versiyonunda yer alan “Neden Kaçtın Uzaklara” şarkısında  iyi bir caz dörtlüsü olduklarını da ortaya koya koyarlar.

1978 yılında Merih Dumlu ilk aranjörlük deneyimini arkadaşı Mehmet Pekün’ün yeni 45’liğinde elde eder.  “Zor Dostum Zor-Kalbime Sor” plağı aranjör olarak da Merih Dumlu’nun kendisini kabul ettirmesi açısından önemli bir adım olur.  Pekün’ün 1980’de Kent Plak’tan çıkan ilk uzunçaları “Sabret Dostum” ve akabinde yayımlanan arabesk albümleri Arabesk (1982) ve “Canım Gibisin”de de aranjör Merih Dumlu’dur. Sezen Aksu’nun 1978 albümü “Serçe” için Hurşit Yenigün’ün yazdığı aranjmanda basları çalar.

1979 yılında BİP tarafından yayınlanan “İstanbul Çalgıcıları / İstanbul Şarkıcıları– Disco Fasıl 1” uzunçalarında da pop fasıl akımının ülkede popüler olmasını sağlayan ekibin içerisindedir. Bu ekibin yaptığı albüm başta Kemal Sunal filmleri olmak üzere pek çok filmde soundtrack olarak kullanılır. Ekip basta Melik Yirmibir, Merih Dumlu ve İsmail Soyberk, davulda Hasan Hür ve Veysel Çadır, klarinette Turgay Özüfler, gitarda Tuğrul Karataş, udda Coşkun Sabah, vurmalıda Ramazan Şenyaylar, saxta Ertuğrul Çayıroğlu, Moog synthedeTuran Yükseler, kanunda Bülent Şençalar, Halil Karaduman yer almaktadır. Vokalleri ise Ercan Turgut, Faruk Karatan, Fikret Arslan, Gönül Şenay, Güzin Boduroğlu, Recep Aktuğ ve Serpil Eroymak üstlenir. Aranjör ise BİP’te mutat olduğu üzere Tuğrul Karataş’tır.

1970’ler boyunca pek çok şarkıcının sahne aranjmanlarını Merih Dumlu yapar. Bunların arasında; Mine Koşan, Erol Evgin, Semiha Yankı,  Nilüfer,  Sezen Aksu, Seyyal Taner, Metin Ersoy ve Füsun Önal da vardır. Hem İzmir Fuarında hem de diğer gazino konserlerinde partisyon notalarını yazar.Atilla Aksel’le birlikte Aylin Urgal’a eşi Birol Soyurgal’ın (sax) kuruduğu orkestra ile eşlik ederler. Yine  Atilla Aksel’le  Nişantaşı’nda bir  kulüpte Rum şarkıcı Depi’ye de eşlik ederler. Bu dönemde Selami Şahin, Tanju Okan, , Gülden Karaböcek ile de sahne çalışmaları olur.

1980 yılında piyanist şantör olarak İsrail’e de gider. Tel Aviv’de Madan Arianna’da çalar. Buzukide Kosta, vokalde Vangelis, davulda Moshe ve Hercule adında Türkçe söyleyen bir şarkıcıyla da sahne alırlar. İki aylık bu çalışmayı Muazzez Ersoy’un menajeri Dumlu için ayarlamıştır.

1981 yılında Merih Dumlu bu kez zamanında Ritm 68’ten ayrılan Taner Olcay’ın kurduğu Ritm 69’da çalmaktadır. Şubat 1981 itibariyle kadro şu şekildedir: Taner Olcay ( trompet ve trombon), Sacit Çöze (trombon), Ender Töktökü (keyboard), Kamil Özler (gitar), Gürhan Tarako (davul), Merih Dumlu (bas gitar) . Orkestra, Türküola sponsorluğunda Nazan Şoray ile birlikte bir Almanya turnesi yapar.

1980’lerin başında Ajda Pekkan ve MFÖ ile S/S Ankara gemisinde birlikte program yaparlar.  Osman İşmen Orkestrası bünyesinde basçı olarak yer alır.  Gemi, ekip  yılbaşında Eminönü’nden kalkıp İzmire kadar gidip dönen gemide birlikte program yapar.  

1982 yılında Ferdi Özbeğen için Osman İşmen’in Devlet Senfoni sanatçılarının da yer aldığı büyük orkestrada bas çalar. Şan Sinemasında düzenlenen “Ferdi Özbeğen 20. Sanat Yılı Konserleri” o dönemde sınırlı ve yüksek bütçeli bir kitleye küçük mekanlarda çalan Özbeğen’in geniş kitlelere yönelik bir konser verme imkanını tam olarak değerlendirdiği bir seri konserdir. Polifonik bir orkestra ile sahne alan Özbeğen’in prestij konserleridir. Kendisi de bu prestijli durumun farkında olduğu için maddi bir karşılık almaz, biletleri ucuz tutar ve sadece  orkestrada çalan müzisyenlere ödeme yapılır.

Ferdi Özbeğen / Yirminci Sanat Yılı Şan Konseri, Uzunçalar ...

Dumlu ve Özbeğen işbirliği sahne Özbeğen’in vefatına kadar sürer. Bu işbirliği bazen birlikte çalma, bazen de sahne aranjmanlarını ve notalarını hazırlama şeklindedir.  

Dumlu, 1982-84 arasında Mehmet Pekün’ün plak aranjmanlarını yaparken bir yandan da çift klavye olarak sahne alırlar. Bu işbirliği de Pekün’ün Doruk Onatkut’un stüdyosunda kayıt yaparken beyin kanamasından dolayı vefatına kadar sürer.

Orhan Gencebay’ın 1980’lerde yayınlanan ama hatırlayamadığı bazı uzunçalarlarında bas çalar. Hatta Orhan Gencebay alaturkacı ekibe dönerek “Bakın batıcılar senkopları ne güzel çalıyor. “ diye Dumlu’yu referans gösterir.

1985 yılında davulda o dönem “milli damat” olarak adlandırılan Asım Ekren’in de olduğu bir orkestra ile İzmir Fuarında Güngör Bayrak ve bir başka “milli damat” olan Osman Yağmurdereli’ye eşlik eder.

Güngör Bayrak ile 1985 yılında (Orkestra Majör olarak ve saz ekibi desteğiyle)
Dönemin iki milli damadı Osman Yağmurdereli ve Asım Ekren ile sahnede (Orkestra Majör olarak)

Astoria’da çalıştıkları bir dönem Yunan Müziği içeriğine ihtiyaç duyulur. O dönemde deri işi ile uğraşan Fedon’u çağırırlar.Başta çekinen Fedon’u ikna edip sahneye çıkartırlar. Bu Fedon’un ilk sahne tecrübesi olur. Zorba’da programa başlayan Fedon bu kez Dumlu’yu çağırır ancak Dumlu’nun işlerinden dolayı bir araya gelemezler. İlk Fedon albümünde de Mehmet Tibet bas çalar.

Mine Koşan’ın sahne çalışması için aranjman yapar. Eşi Vedat Yıldırımbora ile yaşadıkları Kurtuluş’taki evlerine gider.  Eserlerde koma sesleri olduğu için   bir akora koma yazar. Bu anlamda Dumlu, yeri geldiğinde dörtlü sistem dışına da çıkarak kromatik seslerle doğu müziğinin daha yumulak ve köşesiz armonizasyonunu sağlamayı da ilke edinir.

1988 yılında ilginç projede de aranjör olarak Merih Dumlu’yu görürüz. Diyanet İşleri başkanlığı için hazırlanan Emre adlı çizgi film için Yıldırım Gürses’in bestelediği film müziklerinin aranjmanlarını yine Dumlu üstlenmiştir. Kayıtlar Doruk Onatkut’un stüdyosunda yapılır.  Ömer Lütfi Mete’nin senaryosunu yazdığı çizgi filmin yönetmeni Haşim Vatandaş’tı. Yıldırım Gürses’in 1999’da yayımlanan“Yelkenler Biçilecek” albümünde de eserlerin önemli bir bölümünün aranjesini üstlenir ve Serter Bağcan’ın Değişim Stüdyosunda kaydederler.  

1990’ların başında Özcan Deniz, Of Aman Nalan, Levent Yüksel, Sertab Erener ve Adnan Şenses ile Almanya turnesine çıkar. Turnede Özcan Deniz için de nota yazar. Ne var ki Halis Bütünley ile mali ve etik anlaşmazlıklar turnenin olumsuz sonuçlanmasına neden olur.

1990’lar ve 2000’lerde Gülben Ergen ve Hülya Afşar’a sahnede ve ekstralarda eşlik eder.

2000’lerin hemen başında Sinan Çetin’in “reality show”u “Film Gibi”nin orkestrası Antik Set’in şefi ve aranjörüdür. Sinan Çetin ile başlayan işbirliği kapsamında Propaganda II filminin müzikleri ve farklı Sinan Çetin çalışmalarına müzikal skor hazırlama gibi faaliyetlerde de bulunur.  2020 yılında da yine Sinan Çetin’in SUS filminin skorlarını besteler ve kaydeder. Film 2020 Altın Portakal Film Festivalinde de gösterime sunulur.

2008 yılında Orkestra Elite’i kurar. Seda Sayan’ın  “Sabah Sabah” adlı programında ve Esra Ceyhan’ın aynı dönem öğleden sonra yaptığı “A’dan Z’ye”  programında da program orkestrası olarak yer alırlar.   

Merih Dumlu, popüler müzikte müzikal keşiflerin ve sound arayışının sona erdiği bir dönemde hala yaratıcı bir müzisyen olarak arayışını sürdürüyor. Heyecanının bitmediğini tasavvuf ile latin jazz birleşimi progresif bestesini anlatırken bile  hissetmek mümkün…  Yaratıcı işler yapan ve piyasanın tek tip sounda dayalı deli gömleğini çıkartmak isteyen her sanatçı gibi müzikal tekellerin ve onların  bariyerlerini aşabileceği bir platform bulma gayretinde … Hafızasız müzik dünyamızın sağlıklı bir şekilde  işleyebilmesi ve kimlik inşası için geçmişini kolektif hafızasında yeniden tesis edip, gelecek tasavvuru oluşturması gerekiyor. Bu kimliğin oluşumunun ön koşullarından biri Merih Dumlu gibi kurucu isimlerin bilincimize kazımak olsa gerek; böylece umulur ki böylece  popüler müzik tarihimizi suya yazmaktan vazgeçip dokümantasyona ve karşılaştırmalı bir tarih yazımına yöneliriz.

Merih Dumlu ve 1970’lerin plak kayıtlarında sıkça duyduğumuz Fender Jazz Bassı

Bir “Merih Dumlu” Playlisti (Spotify)

Leave a comment